Diğer yazılarımda araştırmalarım sonucu anladıklarımı özetlemişdim.

Zaten aslında tüm araştırmalar gözlemci halinde yapılırsa aynı tek sonuca varıyor.

Bu yazıyı okumadan önce farkındalığı anlamış olmak gerekmektedir.

Kısaca farkındalık nedir dersek ;

Farkındalık anlık ve anda olanı fark etmekdir.

Farkındalığın farkındalığı da , kendiniz ile ilgili nedeni bulma ve kabul etme halidir.

Dikkatimiz nerede ise enerjimiz orada olur.Neyi Gözlemliyorsak onu etkileyebiliriz.

Yani sürekli kötü düşünürsek kötü durum ile karşılaşırız.

Düşündüğümüzü çekeriz.

Düşündüğümüz duygu durumuna göre enerji gönderir ve çekim yasası ile onu çekeriz.

Bunları duygu temelli gözlemci halinde yaparız.

Bu çekim gücünü fark edebilmemiz için ise dışarıdan yansız,yargısız ve duygusuz bir bakış açısı ile duruma,kendimize bakmamız gerekir.

Böylece hem var olanı görür hem de kendimizi koruruz.

Kendimizi koruma kısmını kısaca anlatmak istiyorum.

Yaşam içinde ne yazık ki her zaman iyi durumlar olmuyor.

Başımıza gelen bu kötü durumlar,anlar içinden etkilenmeden çıkabilmek için farkındalığı fark etmek ve duygusuz gözlemci halinde olabilmek gerekir.

Böylece yaşadığınız durumun enerjisi sizi etkilemez.

O kötü düşünceler sizi sarıp sarmalamaz.

Duygular içinde boğulup kendinizi üzgün hissetmenizi önlemiş olursunuz.

Gözlemci neyi görmek istiyorsa onu görür.

Siz gözlemci haline girebiliyor musunuz?

Yoksa anın içinde yaşayıp , o duygular içinde kayıp mı oluyor musunuz?

Gözlemci olma hali kendini muhakeme etme halidir.

Bunu yaparken duygular olmamalıdır.

Sadece olanı görmektir.

Sadeliktir.

Astral yolculuk gibi düşünün.

Kendinize dışarıdan bakma hali ama yargısız ve yönlendirmesiz.

Hayatınızda yaratım yapmak istiyorsanız bunu olumlama ve niyetlerle yaparsınız.

Olanı görmek içinde gözlemci olursunuz.

Gözlemci halinde niyet ve olumlama yapamazsınız.

O zaman gözlemci halinde değilsinizdir.

Yani hayatımıza yön vermek için olumlama niyet çalışmaları ile yapabiliriz.

Kendimizi korumak içinde gözlemci olabiliriz.

Neden korumak için ?

Örneğin, bir kavga anında, tartışmada,içinizde öfke,nefret,kıskançlık duyguları olduğunda,anlık kararlar içinde olduğunuzda ya da çok üzgün bir anınızda, öfkenizi dindirmek,acınızı hafifletmek bir nevi kabuğunuzu tüm dış etkilerden,zararlardan korumak için gözlemeci halinde olmayı bilmemiz gerekir.

Gözlemde nefs ,duygu yoktur.

Duygu durumu olur ise neyi görmek istiyorsak onu görürsünüz.

Zihnin oyununa gelirsiniz.

Duygular sizi yönetir.

Egoyu dengeye getirdiğimiz alan gözlemci olduğumuz alandır.

Bu gözlemde haz ve duygu var ise o gözlem değildir.

Amaç içinde olabilir ama duygu olamaz.

Bu yüzden her zaman gözlemci olarak kalamayız.

Bu doğamıza aykırı bir durum olur.

Gözlemci olmak ,

Farkında olmak,

Farkındalığın farkında olmak,

Niyet halinde olma zamanlarını bilme halidir.

Kötü olaylar değil, kötü koşullar vardır.

Bizim yapmamız gereken nasıl bu kötü durumu kendimize çektiğimizi fark etmektir.

Bunu nasıl değiştirebilirim sorusuna cevap verebilmemiz için gözlem halinde olmamız gerekir.

Değişim ve dönüşüm olmadan hayatımızın düzene girmesini beklememiz saçmalık olur.

Gözlemci boyut evrensel boyuttur.

Bir reçete yazalım buraya;

Düşüncem Duyguları Değiştiriyor,

Duygular Frekanslara Dönüşüyor,

Frekanslar zihinde rezone oluyor,

Zihin zaman içinde evrimleşiyor,Bilgi Sahibi Oluyor Bilinç Olarak,

Böylece Bilinç Kolektif Bilince Bağlanıyor,

Daha sonra da Evrensel Bilince Bağlanarak Gözlemci Olma Haline Farkındalıkla Ulaşabiliyoruz.

Ve Olması Gerektiği Gibi Olma Haline Giriyoruz.

Fakat burada çok önemli bir nokta var.Bu nokta çoğu kişisel gelişimciler ya da bu konuda uzman olma yolunda gidenler ve araştıranlar tarafından gözden kaçıyor.

Olması gereken ve olana kabul de siz olana kadar elinizden geleni farkındalık içinde yaparsınız ve bu emek karşılığında gelen sonucu da her şekilde kabul edersiniz.

Yani sonuç olumsuz olursa o onuca ve ya o sonucun size hissettirdiklerine takılmazsınız.

Ya da zaten kaybettim psikolojisi içinde vazgeçip akışta savrulmaz,kaybolmazsınız.

Kaşığınız da olanın tadını ve kıymetini bilir keyfine varırsınız fakat evrenin bolluğununda bilincinde olursunuz.

O lokmanın varlığına müteşekkür olmak ama evrenin de sana verebileceklerini görmek ve evrenden kaşığına düşen ile kabul olmak.

Yani altın bulmak için kaşık ile toprağı kazmak,sakin ve farkındalıkla,

En sonunda tüm yorgunluğa rağmen bulduğun sonuç ile de kabul olmak.

Fazlası için yapmış olabilirsin ve fazla gelmemiş olabilir,verdiğin çaba olması gereken kadar ise sonuç da olması gerekendir.

İnsan sürekli mutlu,sürekli harika olamaz ve hissedemez.

Bu doğamıza aykırı.

Bizler istemek ve yaşamak için varız.

Doğal halimiz her türlü duyguyu barındırabilir.

Burada hikmet o duyguları fark etmek,kabul etmek ,değişim ve dönüşüm için gözlemleyebilmek de yatıyor.

Sürekli gözlem halinde kalamayız ama gerektiğinde kullanabiliriz.

Hayatın bize sunduğu seçenekleri görebilmek için,varlığını anlayabilmek için, niyetlerine kavuşabilmek için yargısız,yansız ve duygusuz gözlem şart.

Bu sayede hangi boyutta olduğunuzu da anlamış olursunuz.

Gözlemci olabilmek kolay değil ama imkansız da değil.

En güzel çalışma şekli meditasyon.

Meditasyon tüm bu kapıların kilidi gibi.

Çalışmaları yaparsak o kilidi de açarız.

Yaşamınızda dua ve meditasyon her zaman olmalı.

Sevgiyle kalın…

Yazar

Yorum Yaz